Okullarda öğrenciler arasında yaşanan saldırganlığın en yaygın türü olan “akran zorbalığı”, hem zorbalık yapan hem de zorbalığa maruz kalan çocuklar için önemli psikolojik sorunlara neden oluyor.
Zorbalık, kimi zaman arkadaşını dövmek, kantinden zorla bir şey aldırmak gibi fiziksel olarak kimi zaman ise dış görünüşle dalga geçmek gibi psikolojik bir şiddet olarak ortaya çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı bu nedenle, 2023-2024 eğitim öğretim yılı için, “okul temelli sosyal sorumluluk çalışmaları” kapsamında akran zorbalığıyla mücadeleyi, ortaokullarda seçmeli ders kapsamına aldı. Bu derslerde; sevgi, saygı, eşitlik, doğruluk, çalışkanlık, şefkat ve merhamet sahibi olmanın toplumsal hayata katkısı ve akran zorbalığının olumsuz etkileri anlatılıyor.
Her şeyin aileden başladığını vurgulayan Bilgen, şu ifadeleri kullandı:
Yamaçtekin, zorbalığın küçümsenmemesi ve normalleştirilmemesi gerektiğini aktararak, “Çok ciddiye alıyorsun arkanı dön git, abartma sen de bir tane patlat, görmezden gel, sen de aynı şekilde dalga geç” gibi tavsiyelerin işe yaramadığını söyledi.
Zorbalıkla mücadelede okul, aile ve çocuk işbirliğinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Yamaçtekin, şöyle konuştu:
“Çocuklar ailelerine yaşadıkları zorbalığı söylemekte zorlanıyor. Ailelerin çok geç haberi oluyor çocuğunun zorbalığa uğradığından. Zira önce çocuk bu durumun geçici olduğunu düşünüyor ve kendi anlamlandırmaya çalışıyor ya da korkuyor. Başa çıkılmaz bir hale geldiğinde ancak aileye söylüyor veya öğretmenler zorbalığı görürse bu ortaya çıkıyor”
Okullarda akran zorbalığına çok sık rastladıklarını vurgulayan sınıf öğretmeni Merve Koç Erol, “Zorbalığı yapan öğrencilerimizin genelde bu davranışlarının temelinde aile içinde yaşadıklarının etkili olduğunu görüyoruz. Kötü davranışları nedeniyle ailelerinden uyarı almayan çocuklar bunları doğal bir davranış sanıp okula taşıyor” dedi.
Erol, akran zorbalığının ilkokulda daha çok fiziksel olarak görüldüğünü ortaokul ve lise gibi üst sınıflarda ise dışlama ve sözel şiddet şeklinde ortaya çıktığını söyledi.
Akran zorbalığında hem yapan hem de maruz kalan çocuğun aslında birer mağdur olduğunu aktaran Erol, “Zorbalık yapanın da bir çocuk olduğunu unutmamak lazım. Bu anlamda hem öğretmene hem veliye çok iş düşüyor. Velileri okulla işbirliği yapması yönünde uyarıp, rehber öğretmenimize yönlendiriyoruz. Bu şekilde iş birliği içinde sorunu çözüyoruz” ifadelerini kullandı.
Rehber öğretmen Buse Kılıç Sezen de Bakanlığın her yıl sonunda rehberlik ihtiyaç belirleme anketi uyguladığına dikkati çekerek, “Bu anket sonuçlarına göre hedefler belirleniyor. Bu yıl anket sonuçlarından hareketle akran zorbalığı konusunda eğitim verilmesi kararlaştırıldı. Öğrenci, öğretmen ve velilere akran zorbalığıyla ilgili seminerler veriyoruz. Konuyla ilgili broşür ve afişler de hazırlandı” şeklinde konuştu.
Öğrenci velisi Didem Bıçakçı, kendi çocukları akran zorbalığına maruz kalmasa da çevrelerinde bu sorunları gördüklerini vurgulayarak, şu görüşünü paylaştı:
Başka bir öğrenci velisi Vildan Arı da yeğeninin bir sağlık sorunundan kaynaklı konuşma zorluğu yaşadığını, bu yüzden okulda sürekli alay konusu olduğunu anlatarak, “İlkokula geç başladı. Lisede konuşmasıyla dalga geçilince okulu yarıda bıraktı. Şu an açık lisede okuyor. Akran zorbalığı çocukların geleceğini çok etkiliyor. Bu anlamda okullarda ders olarak verilmesini çok önemsiyorum” ifadesini kullandı.